7. sayfa (Toplam 7 sayfa)
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 00:38
gönderen erhen
Tekne turu sonrası şehir merkezine dönerek çarşıdaki ecdad yadigarı
Ali Paşa Camisi'ni ziyaret ettik.Şehrin simgelerinden asırlık çınar ağacına yakın yer alan ve 1573’te Süleyman Paşa tarafından yaptırılan cami, 1823’te Belgrad veziri olan Maraşlı Ali Paşa tarafından onarıldığı için onun adıyla anılmıştır.Cami,günümüzde çarşı içindeki dükkanların arasında sıkışmış haldedir.Oldukça heybetli olan cami,bir ana kubbe ve revak şeklinde üç kubbeyle çevrili olup, 12.5x12.5 metre ölçüsünde ve kare planlıdır. Bahçesinde son yıllarda inşa edilmiş bir şadırvan bulunan ve minaresi savaşta bombardımana hedef olarak yıkılmış olan caminin, dışarıdan bakıldığında sadece kubbesinin belli bir bölümü görülmektedir.
Caminin dış görünümü ve şadırvanı
Caminin iç görünümü
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 00:39
gönderen erhen
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 07:52
gönderen erhen
10.Temmuz.Pazar Ohrid’den ayrılma günümüzdü.Sabah 07.30’da otel sahibinin hazırlattığı enfes bir Boşnak böreği ile kahvaltımızı yapıp
Bitola(=Manastır) yönüne doğru yola çıktık.
Ohrid’deki son sabahımızda otelimizin balkonunda yaptığımız Boşnak börekli kahvaltı
Makedonya’da yollar genellikle dar ve bu ülkede bölünmüş yol demek sadece ortada beton duvar olması anlamına geliyor.Otoban kalitesinde yol ise sadece Üsküp’ün giriş ve çıkışında mevcuttu.Ohrid’den sonraki ilk durağımız 35 kilometre ötedeki
Resne(=Ресен=Resen) oldu.Resne, tamamen organik tarım yapılan 8.800 nüfuslu küçük bir kasaba olup burada ihracata yönelik nefis elma ve kiraz yetişiyor.Resne'nin tarihi açıdan bizi ilgilendiren kişiliği ise arnavut kökenli bir bektaşi olan
Ahmet Niyazi Bey'dir.
Resne’li Ahmet Niyazi Bey
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 07:55
gönderen erhen
1873 doğumlu olan Teğmen Niyazi Bey,1897 deki Türk-Yunan savaşında emrindeki bir avuç askerle koskoca bir alayı esir alınca bu başarısından dolayı kendisine üsteğmenlik rütbesi yanında “padişah yaverliği” ünvanı verilmek istenmiş ancak kazaskerin on üç yaşındaki oğluna da aynı ünvanın verilmesi üzerine bunu reddetmiştir.Bunun üzerine ambar memuru olarak Resne’ye tayin edilmiştir.İlerleyen dönemde İttihat ve Terakki Partisi saflarına katılmış ve hem iddialı söylemleri hem de cesareti sayesinde kısa zamanda sivrilerek partide Enver Paşa ve Talat Paşa'dan sonra üçüncü adam konumuna gelmiştir.Hem Meşrutiyet hem de 31 Mart sırasında İstanbul’a gelen kuvvetlerin içerisinde şapkasının üzerinde “vatan fedaisi” yazan Niyazi Bey en önde gidenler arasında imiş.II.Abdülhamit’in meşrutiyeti ilan etmek zorunda kalmasından sonra döndüğü Selanik’te “hürriyet kahramanı” olarak karşılanan Niyazi Bey, 29.Nisan.1913 tarihinde Arnavutluk'un Avlonya kentinde gemiye binmek üzere iken akrabası olan koruması tarafından enseye sıkılan tek kurşunla öldürülürken son sözü “neden” olmuş ve bu cinayetin ardından meşhur
“ne şehittir ne gazi, pisi pisine gitti Niyazi ” sözü halkın diline yerleşir. Ayrıca Niyazi Bey,dağlarda bulduğu bir geyiği yanında gezdirmeye başlayarak hayvana “rehber-i hürriyet” adını verir.1908’de ikinci meşrutiyet’in ilanından sonra istanbul’a getirdiği geyiğin, sonradan yazdığı anılarında bir yol gösterici olduğunu öne sürer.İkinci meşrutiyeti izleyen günlerde geyik İstanbul’da büyük üne kavuşur.Gülhane Parkı’nda halka gösterilir,hatta veliaht Abdülmecit bile çocuklarıyla geyiği görmeye gelir.Geyiğin,Resneli Niyazi ile birlikte çekilen fotoğrafı kartpostallara basılarak elden ele dolaşır.İşte
“geyik muhabbeti” sözünün de bu yüzden Resne'li Niyazi Bey ile ilişkili olduğu rivayet edilir.
Üst resimde
Niyazi Bey’in Evi(=Дом на Култура"Драги Тозија”=Dom na Kultura ”Dragi Toziya”) ve kültür merkezinde sergilenen seramikler.
Varlıklı bir insan olan Niyazi Bey,Paris'teki arkadaşlarının gönderdiği kartpostallardan esinlenerek
Versailles(=Versay)Sarayı’nın küçük bir kopyasını Resne'de yaptırır.Neoklasik mimari stilinde yapılmış bu iki katlı ve yüksek tavanlı bina oldukça bakımsız olmakla beraber günümüzde seramik ve resimlerin sergilendiği kültür merkezi olarak kullanılmaktadır.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 07:57
gönderen erhen
Resne’den 37 kilometre sonra
Bitola(=Битола=Manastır)şehrine ulaştık. Bitola adı Slavca manastır anlamına gelen obitel kelimesinden türemiş. Makedonya’nın güneyindeki Pelagonya vadisinde,Baba Dağı’nın eteklerinde ve Dragor nehri kenarında kurulu olan şehir,1382 yılında, Sultan I.Murat döneminde,Kara Timurtaş Bey tarafından fethedilerek Türk topraklarına katılmıştır.Manastır şehri,1912 yılına kadar Osmanlı'nın üçüncü ordusunun konuşlandığı ve aynı zamanda, tüm Rumeli’nin yönetim merkezi olan çok önemli bir şehirmiş.Öyle ki o dönemde şehirde otuz civarında yabancı elçilik bulunuyormuş.Ama, aynı yıl, Balkan savaşı sonrasında şehir sırpların eline geçmiş.Yugoslavya’nın parçalanması sonrası Makedonya’ya bağlanan Manastır şehri toplam yüz elli bin kişilik nüfusuyla Makedonya ülkesinin ikinci büyük şehri olarak öne çıkıyor.
İdadi'nin eski halinin Atatürk'ün Selanik'teki evinde sergilenen fotoğrafı
Manastır Askeri İdadisi
Manastır'da önce şehir stadyumunun karşısında yer alan
Manastır Askeri İdadisi(=Lise)’ni ziyaret ettik.Atatürk'ün 1896-1899 yılları arasında öğrenim gördüğü iki katlı bina yeni elden geçirilmiş ve 1998 yılından bu yana arkeoloji müzesi ve sanat galerisi olarak kullanılıyor.Kapıda 3 ayrı dilde (Türkçe, İngilizce ve Makedonca) “Çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin yaratıcısı ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 1899 yılında askeri idadiyi bu kışlada bitirdi” diye yazıyordu.
Kişi başı 200MKD ödeyerek müzeye girerken görevli bize Atatürk'e aşık olan Bitola'lı Eleni Hanım'ın yazdığı mektubun fotokopisini verdi.Mektupta Eleni Karinte,Atatürk'e olan aşkına engel olan ve artık vefat etmiş olan babasını yine de affetmediğini ve Atatürk'ü beklemeye devam edeceğini belirterek "ebediyen seni seven ve seni bekleyen,senin" sözleriyle mektubunu tamamlamış.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:06
gönderen erhen
Binanın restorasyonu Mayıs-2013’te TİKA(=Türk İşbirliği Koordinasyon Ajansı) tarafından tamamlanmış.Üst katta sağ taraf Makedonya'nın eski çağlardan günümüze kadar geçirdiği evreleri anlatıyor.
20.yüzyılın başında bir Makedon evinin iç dekorasyonu
7348 apolet numaralı şakirdan(=rütbesiz askeri okul öğrencisi) Mustafa Kemal
Binanın üst katında Atatürk'ün sınıfının olduğu sol taraf
"Atatürk Anı Odası" olarak düzenlenmiştir.Bu bölümde, Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılmış ve Atatürk’ün askeri lise öğrencisi halini gösteren mumya heykel,Atatürk'ün giydiği kıyafetler,eşyaları,fotoğrafları,eliyle yazdığı ders notları özenle yerleştirilmiş ve ziyaretçiler için bir de anı defteri açılmış.Sonuç olarak gerçekten sade ama etkileyici bir görsellik elde edilmiş.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:13
gönderen erhen
Askeri İdadi'den sonra şehir merkezine doğru ilerleyince araç trafiğine kapalı olan şehrin ana caddesi
Şirok Caddesi(=Улица Широк Сокак= Ulitsa Şirok Sokak)'ne ulaştık.Zaten Makedonca'da şirok gelimesi geniş anlamına geliyor.
Şirok Caddesi’nde yer alan ve neoklasik mimari ile inşa edilmiş evler
Mustafa Kemal'e aşık olan Eleni Karinte'nin Şirok Caddesi'ndeki evi
Caddenin iki tarafında altı kafe veya restoran olan ve büyük bir kısmı tarihi dokusunu aynen koruyan evler dikkat çekmektedir. Günümüzde sayıları on iki olan elçilik binası da genellikle bu cadde üzerinde yer almaktadır.
Katolik Sacré-Coeur Kilisesi
Caddenin ortalarına gelindiğinde
Sacré-Coeur(=Sakre Kör) Kilisesi’ni gördük.1856’da inşa edilen bu kilise genellikle ortodoks hıristiyan olan balkan ülkelerinde yapılan ilk katolik kiliselerden birisidir.Neogotik mimari üslubuyla yapılan kilisede yüksek giriş ve sivri pencereler dikkat çekicidir.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:18
gönderen erhen
Şirok Caddesi'nin sonunda bulunan
Manolya Meydanı(=Плоштад Магнолија=Ploştad Magnoliya) barındırdığı Saat Kulesi,İshak Çelebi Camii,Yeni Cami ve anıtlar ile şehrin kalbi konumundadır.
Manolya Meydanı
Büyük İskender’in babası
II.Filip Anıtı(Споменик Филип II=Spomenik Filip II) yaklaşık 8.5 metre yüksekliğinde olup hemen arkasında yer alan fıskiyeler gece müzik ve ışık oyunları ile daha da etkili olan bir görünüm oluşturmaktadır.
Heykelin hemen arkasında görülen
Saat Kulesi(=саат кула=Saat Kula) ’nin yapım tarihi kesin olmamakla beraber 1664 yılında Osmanlılar döneminde yapıldığı düşünülmektedir.Rivayete göre yaklaşık 32 metre yüksekliğindeki kulenin daha sağlam olması için inşa döneminde çevre köylerden toplanan 60.000 yumurta kullanılmış.Bugünkü saat mekanizması ise 1927 yılında yerleştirilmiştir.Makedonya’nın pek çok yerinde görülen haç inşa etme alışkanlığının bir sonucu olarak 1992 yılında bu saat kulesinin tepesine de haç takılmıştır.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:26
gönderen erhen
Manolya Meydanı’nda yükselen bir diğer yapı ise
İshak Çelebi Camisi (=Исак џамија=İsak Çamiya) olup 1506-1507 yılları arasında Manastır kadısı İshak Çelebi tarafından yaptırılmıştır.
İshak Çelebi Camisi'nin Atatürk'ün Selanikte'ki evinde sergilenen fotoğrafı
Başlangıçta cami,mektep, medrese,zaviye ve kütüphaneden oluşan külliyeden günümüze sadece İshak Çelebi Camisi ulaşabilmiştir.Tek kubbeli ve kare planlı olarak inşa edilen caminin bahçesinde Rumeli müşiri Reşit Paşa'nın mezarı bulunmaktadır.Bir çok onarım gören camide TİKA tarafından başlatılan çalışmalar sürdüğünden içini gezemedik.
Manastır’da Osmanlılardan miras kalan önemli eserlerden biri olan
Yeni Cami(=Јени џамија=Yeni Çamiya) 1558 yılında Manastır kadısı Mehmet Efendi tarafından yaptırılmıştır.
Yeni Cami ve önünde yer alan ve Atatürk'ün çok sevdiği "Manastır'ın ortasında var bir havuz" şarkısında sözü geçen havuz.
Tek kubbeli ve kare planlı olarak inşa edilmiş olan ve kitabesi bulunmayan caminin tek şerefeli minaresi kesme taştan yapılmış.1957 yılından bu yana sanat galerisi olarak kullanılan Yeni Cami,temellerinde tarihi bir kilise olduğu gerekçesiyle yapılan kazı çalışmaları nedeniyle ziyarete kapalı idi.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:29
gönderen erhen
Manolya Meydanı’nda dikkat çeken bir başka eser ise melek kanatlı erkek figürü içeren
Koruyucular Anıtı(=Споменик на Бранителите = Spomenik na branitelite)’dır.Bu anıt, 2001 yılında hırvat ve arnavutlar arasında yaşanan ihtilafta hayatını kaybeden gençlerin anısına yapılmıştır.Sanatçı, Makedonya’nın yeniden doğuşunu simgelemek için heykelin parmağını gökyüzünü gösterir şekilde yapmış.
Koruyucular Anıtı
Yeni Cami'den üç yüz metre kadar ilerleyince şehirdeki bir başka önemli anıta rastladık.Manastır şehrinin ününü arttıran bir diğer faktör de sinematografi dünyasından gelmektedir.Balkanlar'da ve ülkemizde film yapımının öncüleri olan Milton ve Yanaki Manaki kardeşler,şehirde 1903 yılında bir fotoğraf stüdyosu açmışlardır.1905 yılında ilk kameralarını satın alan
Manaki Kardeşler Sultan V.Mehmet Reşat'ın Selanik ve Manastır ziyaretlerini de içeren yerel olayları, gelenek ve görenekleri kaydetmeye başlamışlardır. 1921’de evlerinin yakınında açık havada, 1923’te ise kurdukları salonda çektikleri 35 mm siyah-beyaz nitrat tabanlı filmlerin gösterimlerini yapmaya başlamışlardır.Manastır'da,1979 yılından başlayarak her yıl Eylül ayında Manaki Kardeşler anısına bir film festivali düzenlenmektedir.
Milton Manaki Anıtı(=Споменик Милтон Манаки =Spomenik Milton Manaki)
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:35
gönderen erhen
Bitola ile
Medzhitlija sınır kapısı arası sadece 15 kilometredir.Sınırı on dakikada geçip 18 kilometre ötede bulunan Yunanistan'ın Florina şehrine ulaşarak tekrar Egnatia Odos otoyoluna çıktık.Bundan sonra 193 kilometrelik Florina-Selanik otoyolunu yaklaşık iki saatte geçerek Selanik’e ulaştık.Yaklaşık 370.000 kişilik merkez nüfusuyla Yunanistan'ın ikinci büyük şehri ve Yunan Makedonya'sının başkenti olan
Selanik (=Θεσσαλονίκη=Tessaloniki) ülkenin en önemli ticaret ve endüstri merkezlerinden birisidir.Şehir 1997'de Avrupa kültür başkenti seçilmiştir.
Selanik’te gezilecek yerlere önce
Atatürk’ün Evi'nden başladık.Atamızın evi şehir merkezine beş dakikalık yürüme mesafesinde bulunan Aya Dimitriya Mahallesi’ndeki Apostolou Pavlou Caddesi No:17 adresinde yer almaktadır.Evin hemen bitişiğinde ise Türk konsolosluğu vardır.
Atatürk’ün Evi(=Μουσείο Ατατούρκ=Musio Atatürk)
Atatürk’ün Evi,Lozan antlaşmasından sonra önce yunan hükümetine geçmiş ve sonrasında yunan bir iş adamına satılmıştır.Ancak daha sonra Selanik Belediyesi’nin girişimleri ile ev,yunan işadamından satın alınıp 1937 yılında Atatürk’e hediye edilmiştir.Atatürk’ün ölümünden sonra başlayan restorasyon çalışmaları 10.Kasım.1953’te tamamlanarak ev ziyarete açılmıştır.2012’de esaslı bir restorasyon daha geçiren ev böylelikle bir müze vasfına da kavuşmuştur.Sınırlarımız içinde yer almasa da her Türk’ün kalbinde özel bir yeri olan bu ev,Selanik’e giden herkesin mutlaka ziyaret ettiği manevi değeri son derece yüksek bir mekan konumundadır. Yılda 50.000 kişinin ziyaret ettiği Atatürk'ün Evi,pazartesi hariç her gün 10-17 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:37
gönderen erhen
Şu anda müze olarak kullanılan evin giriş kapısında Selanik Belediyesi tarafından yaptırılan
“Türk milletinin büyük müceddidi ve Balkan ittihadının müzahiri Gazi Mustafa Kemal burada dünyaya gelmiştir. İş bu levha Türkiye Cumhuriyetinin onuncu yıldönümü münasebetiyle konulmuştur.Selanik,29.Birinci teşrin.1933” yazısı dikkat çekmektedir.
Ev,1870 yılında Rodoslu Müderris Hacı Mehmet Vakfı tarafından yaptırılmış.Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi bu evi 1880’de kiralamış. Atatürk’ün babasının 1888 yılında ölümüne dek tüm aile bu evde kalmış.Bu tarihten sonra hemen bitişiğinde yer alan daha küçük bir eve taşınmış.Dış görünümünde sadelik ve zarifliğin hakim olduğu,iki katlı pembe boyalı evin alt katında Zübeyde Hanımın odası ile kiler ve mutfak yer alırken, üst katında Atatürk’ün doğduğu oda ile yatak ve çalışma odası bulunmaktadır.
Atatürk'ün doğduğu güney taraftaki oda
Evden kareler
Atatürk için sembolik olarak yaptırılmış Cumhurbaşkanlığı mührü
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:39
gönderen erhen
Selanik’te bir sonraki durağımız Atatürk'ün Evi ile aynı cadde üzerinde bulunan ve şehrin koruyucusu kabul edilen Aziz Dimitri’ye adanmış
Aya Dimitri(=Άγιος Δημήτριος=Agios Dimitrios)
Kilisesi oldu.
Aya Dimitri Kilisesi
Bizans devrinden kalma kilisenin yapım tarihinin MS.dördüncü yüzyıl olduğu kabul edilmektedir.Aziz Dimitri’nin öldürüldüğü Roma hamamı kalıntıları üzerine inşa edilmiş olan,beş kubbeli ve ahşap tavanlı bu kilise,43 metrelik boyu ve 33 metrelik eni ile ülkenin en büyük kilisesidir.Selanik'in Osmanlı hakimiyetinde olduğu yıllarda bu kilise 420 sene boyunca cami olarak hizmet verdikten sonra 1917'de tekrar kiliseye dönüştürülmüş olup 1988 yılında Unesco tarafından dünya kültür mirasına alınmıştır.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:41
gönderen erhen
Selanik’te gezilecek bir başka önemli tarihi yapı ise
Beyaz Kule (=Λευκός Πύργος =Lefkos Pirgos)’dir.
Beyaz Kule
Yaklaşık 34 metre yüksekliğinde ve 70 metre çapındaki altı katlı kule Selanik’in simgelerindendir.Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırıldığı ve mimarının da
Mimar Sinan olduğu rivayet edilir.Kule,Osmanlılar tarafından denizden gelecek tehlikeler için savunma amaçlı garnizon ve hapishane olarak kullanılmıştı. Evliya Çelebi'nin de anlattığı bu kulenin etrafındaki surlar ve teferruatı 1869 yılında sahile rıhtım inşa edilmesi sebebiyle yıktırıldığı için kule günümüzde tek başına kalmış gibidir.
Daha önce Aslan Kulesi,Yeniçeri Kulesi ve Kalamaria Kulesi gibi isimlerle anılan kulenin adı,zindan olarak kullanıldığı 1826’da Sultan II. Mahmud’un emri üzerine bütün tutukluların kılıçtan geçirilmesi üzerine Kan Kulesi olarak değiştirilmiştir.Osmanlı'nın son dönemlerinde başta İttihat ve Terakki olmak üzere dönemin padişahlığa muhalif tüm hareketleri Beyaz Kule’nin çevresinde şekillenmiştir.1912′de Balkan savaşının sonucu olarak Selanik Yunanlıların eline geçince,sembolik bir vaftiz uygulaması olarak beyaza boyandığı için ismi Beyaz Kule olarak kalmıştır.Fotoğrafta da görüldüğü üzere günümüzde beyazlıktan eser kalmamış olan kuleye giriş ücreti 8€'dur.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 08:44
gönderen erhen
Beyaz Kule'nin önünden kalkan korsan gemisine binerek
Thermaikos Körfezi'nde yarım saatlik bir korsan gemisi turu yapmak mümkündür. Gemideki bardan bir şeyler içmeniz karşılığında ücretsiz olan bu tur güneşi batırmak için iyi bir fikir olabilir ancak bira için 5,su ve alkolsüz içecekler için 4€ ödemeniz gerekiyor.
Korsan gemisi
Beyaz Kule'nin üç yüz metre doğusundaki
Nea Paralia(=Yeni Sahil) bölgesinde yer alan yaklaşık yirmi metre yüksekliğindeki
Büyük İskender Anıtı göz alıcıydı.1974 yılında yapılan heykel önünde yeni evlilerin fotoğraf çektirmeleri adettenmiş.Selanik konser salonu ile Beyaz Kule arasındaki yaklaşık dört kilometre uzunluğundaki sahil bandı üzerinde birleştirilmiş yedi tane park bölgesi bulunmaktadır.Burası özellikle yaz mevsiminde hafif esen rüzgar eşliğinde yürüyüş yapmak açısından çok keyifli bir yer.
Büyük İskender Anıtı
Heykelin bulunduğu parkın tam karşısında ise tıpkı Üsküp'te olduğu gibi Büyük İskender'in babası
II.Filip'in heykeli bulunmaktadır.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 09:41
gönderen erhen
Bundan sonra otelimize yerleşmek üzere hareket ettik.Selanik’te sahilde Komninon 5 ,Kalapothaki adresindeki
Andromeda Otel’de iki kişi gecelik sadece konaklama ücreti olarak 75 euro ödedik.Otel,dört yıldızın hakkını tam veremese de son derece merkezi konumda olması avantajdı.
Otelde biraz soluklandıktan sonra şehri dolaşmaya devam ettik.Otelden yüz elli metre kadar yukarıda bulunan
Tsimiski Caddesi(=Οδός Τσιμισκή =Odos Tsimiski) alışveriş için şık mağazaların bulunduğu bir caddedir.Ne var ki günlerden pazar olduğu için her yer kapalıydı.Biz de üç yüz metre kadar ilerleyip şehrin kalbi olan
Aristoteles Caddesi(=Οδός Αριστοτέλους=Odos Aristoteleus)'ne geldik.
Aristoteles Caddesi
Caddenin sonunda yer alan Elefterios Venizelos'un Heykeli
Yunanistan'da 1910-1933 arasında Başbakanlık yapmış
Elefterios Venizelos,önceleri tam anlamı ile bir Türk düşmanıdır.Ancak Kurtuluş Savaşı'nda ve Lozan'da uğradığı hezimet sonrasında Yunanistan'ın Fransa ve İngiltere tarafından bir piyon gibi kullanıldığı gerçeğini anlayarak ölünceye dek bir Türk dostu olarak kalmış hatta bir dönem Türkiye-Yunanistan bütünleşmesi fikrini savunmuştur.
Aristoteles Meydanı
Caddenin başında ise
Aristoteles Meydanı(= Πλατεία Αριστοτέλους=Platsia Aristotelous) yer almaktadır.Selanik şehri,1917 yılında büyük bir yangın felaketi geçirir.Bunun üzerine kentin yeniden yapılandırılması için yardım istenen fransız mimar Ernest Hebrard şehirde bir meydan bulunmadığını ve sahilden eski Roma kalıntılarına dek uzanan aksta bizans ve batı mimarisi ögelerinin kullanılması gerektiğini vurgular.Bu önerinin hayata geçirilmesi ancak 1950-60 yılları arasında gerçekleşir ve Aristoteles Meydanı kurulur.Meydanın solunda Selanik'in en iyi beş yıldızlı otellerinden biri olan Electra Palace Hotel,sağında ise ünlü sinema Olympion bulunmaktadır.Meydanda ayrıca kafeler, barlar,alışveriş yerleri, kitapçılar,banka ve oteller de yer almaktadır. Meydan,günümüzde siyasi mitinglerin ve noel kutlamalarının da yapıldığı bir merkez konumundadır.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 09:42
gönderen erhen
Bundan sonra
Zafer Bulvarı(=Λεωφόρος Νίκης=Leofóros Níkis) olarak da bilinen Selanik Kordonboyu'na çıktık. Beyaz Kule'den başlayıp limanda sona eren yaklaşık 1.3 kilometre uzunluğundaki bu bölgede her zevke hitap edebilecek pek çok kafe,restoran ve otel bulunmaktadır. Daha önceki ziyaretlerimizde bizi rahatsız eden kötü koku bu kez yoktu.Yalnız sahil boyunca hiç korkuluk bulunmayışı küçük çocuklar ve gece alkolü fazla kaçıranlar açısından bana sakıncalı geldi.
Selanik Kordonboyu'nda gün batımı
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 09:47
gönderen erhen
Artık iyi bir akşam yemeğini hak etmiştik.Bu amaçla limanın hemen karşı tarafında yer alan ve
Ladadika(=Λαδάδικα) olarak adlandırılan bölgeye gittik.Burada eskiden zeytinyağı satıcıları ve musevi toplumu yaşarmış.II. Dünya Savaşı döneminde burada yaşayan museviler naziler tarafından katledilmiş ve uzun süre boş kalan bölge günümüzde şehrin eğlence merkezi konumuna dönüşmüş.10.Temmuz.Pazar günü aynı zamanda Avrupa futbol şampiyonasının da final günüydü.Ancak bu durum sokakta eğlenenlerin pek umurunda değilmiş gibiydi.Biz de içinde büyük ekran televizyon bulunan yegane restorana oturup bir yandan maçı izlerken bir yandan da yunan mutfağının güzelliklerini bir kez daha tattık.
Fava(=Φάβα)
Küçük yaprak dolması(=ντολμάδάkιά =Dolmadakiya),
Ahtapot ızgara (=ψητό χταπόδι=Psito çitapodi),
Tavuk şiş(= σουβλάκι=suvlaki)
Seçtiklerimiz ile birlikte retsina şarabı içtik.Retsina şarabı,antik çağlardan beri üretimi yapılan,çam reçine aromaları ile zenginleştirilmiş ve asiditesi yüksek bir beyaz şaraptır.Bu şarabı sek olarak içmek küf kokusu nedeniyle biraz zor gelince şefin önerisiyle sprite ile karıştırıp içtik.Dört kişilik bu yemeğe de 80€ ödedik.Kupayı Portekiz'in kazanmasını izledikten sonra otelimizin yolunu tuttuk.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 09:54
gönderen erhen
11.Temmuz.Pazartesi,yolculuğumuzun son günüydü.Sabah erkenden hazırlanıp otelden ayrıldık.
Selanik simidi(=Kuluri)
Ülkemizde olduğu gibi Yunanistan'da da ucuz bir kahvaltılık olan ve tanesi 0.5€ olan
Kuluri(=κουλούρι=simit)'ten satın alıp bir gün önce gezme fırsatı bulamadığımız Selanik Kalesi önünden geçerek otoyola çıktık.
Selanik Kalesi(=Yedikule)
Selanik’te bugün hala ayakta kalan Osmanlı yapılarının en eskisi şehre hakim olan
Yedikule(=Ἑπταπύργιον=Eptapirgion)'dur.Kale,Sultan II. Murat tarafından 1431-1432 tarihleri arasında inşa edilmiştir.1989 yılına dek hapishane olarak kullanılan kalede onarımlar günümüzde de devam ediyormuş.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 10:01
gönderen erhen
Zamanımız el vermediği için ne yazık ki bu gezimizde de Batı Trakya'daki şehirleri gezemedik.
Selanik'ten İpsala'ya dek 340 kilometrelik yolu yaklaşık üç saatte geçerek sınıra ulaştık.Maalesef Yunan tarafındaki gümrüksüz alışveriş mağazası İpsala sınır kapısındakinden daha gelişmiş ve hesaplı olduğu için burada küçük bir alışveriş yaptık.Bundan sonra sınırımızda yaklaşık yirmi dakikalık bekleyişten sonra ülkemize giriş yaptık.
İpsala Sınır Kapısı
İnsanın kendi toprağında ve kendi bayrağının altında olması en büyük mutluluk.
On bir günlük yolculuğun sonunda evimize dönüş yolunda bizi kötü bir sürpriz bekliyordu.On iki yıldır evimizin neşe kaynağı olan küçük kızımız Pamuk,bir süredir muzdarip olduğu böbrek yetmezliği nedeniyle vefat etmişti.Bu sevimli dosttan on iki yıl sonra ayrılmak bizim için çok zor bir durumdu.
Onu toprağa verirken aklımda
"hayvanların yaptığı tek kötülük,öldükleri zaman onları seven insanlara verdikleri üzüntüdür" sözü ve gözümün önünden gitmeyen bu dost canlısı bakışları vardı.
Re: Balkan Ülkeleri Gezisi 01-11.Temmuz.2016
Gönderilme zamanı: 23 Eki 2016 11:08
gönderen erhen
Balkan ülkelerine yaptığımız bu yorucu ancak bir o kadar da keyif aldığımız gezinin en çok hayıflandığım tarafı süresinin kısa olması idi.Kendi aracınızla böyle bir yolculuk yapacaksanız en az 14 gün ayırınız ve aracınızın yeşil sigortasını yaptırırken geçerli olduğu ülkeler bölümüne dikkat ediniz derim.
Bölgeye beş asır hükmetmiş ecdadımızın at koşturduğu topraklarda aracımızla yol alırken Balkan üçlemesi olarak adlandırılan yeşil,su ve dağın birbiriyle eşsiz uyumuna sonlarda eklenen Adriyatik Denizi,gezimizin verdiği keyfi daha da arttırdı.Ayrıca daha önce dolaştığımız bazı bölge ülkelerinde çoğu kaderine terk edilmiş ve harap durumdaki ecdad yadigarı eserlerin kısa adı TİKA olan Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı tarafından başarılı bir şekilde restore edildiğini görmekten son derece mutlu olduk.Bu gezinin en keyif aldığımız yönü ise ecdadımızın fethettiği topraklardaki insanlara yaklaşımını daha iyi gözlemleme fırsatını bulmuş olmamızdı.Bu bölgede egemenliğimizin bitmesinin üzerinden yüz yıldan fazla zaman geçmiş olmasına karşın,Türk olduğumuzu öğrenince bize sarılan,bizi evlerine kahve içmeye davet eden yerel halkın bu samimi davranışlarının nedeninin aslında Musevi halk için kendi cebinden sinagog yaptıran Rumeli Beylerbeyi Siyavuş Paşa,tüm mal varlığını halka vakfeden Bosna Sancak Beyi Gazi Hüsrev Bey gibi adını çok da duymadığımız şanlı ecdadımızın yaptıklarında yattığını anladık ve doğrusu koltuklarımız kabardı.
Sözün özü bu gezide Yüce Atatürk'ün
"Türk çocuğu,atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır" sözünün ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha anladık.Tüm kardeşlerime tavsiyem,şan ve şerefle dolu tarihimizi kendilerinden sonraki kuşaklara
doğru bir şekilde aktarmalarıdır.
Sözü yine çok uzattığım için özür diliyor ve her ne kadar sürç-i lisan ettiysek affola diyorum.