Suzuki4x4Turkiye

Gezinti teknesinden inince bu kez kısa bir yürüyüş yaparak Halı Müzesi’nin ilerisindeki Füniküler’in olduğu yere ulaştık.İki vagondan oluşan,ücretsiz olarak çalışan ve 2012 yılında tamamen yenilenen Füniküler ile 500 metrelik bir mesafeyi yaklaşık beş dakikada kat ederek Şehitlik(=Şehitler Hıyabanı) bölgesine geçtik.



Fünikülerden inince tüm azametiyle sağ tarafta Alev Kuleleri ve Millet Meclisi binaları ile sol tarafta Şehitlik karşımıza çıkıyor.

Alev Kuleleri(=Flame Towers):Alev şeklindeki yapı tamamıyla Azerbaycan Cumhuriyetinin devlet sembolü olan “Bakü’nün Sonsuz Alevini” sembolize eden animasyonlu ışıklandırma sistemi ile donatılmıştır.




Kulelerin gece görüntüsü

Projesi, Azerbaycan’ın sembolü olan alev formunda 3 adet yüksek kule ve bir alişveris merkezi kompleksinden oluşmaktadir. Kuleler ofis, rezidans ve otel olarak konumlandırılmış olup, Bakü körfezine hakim ve şehrin her yanından görülecek bir lokasyondadır. Konsept tasarım HOK firması tarafından yapılmış, detay tasarım DIA bünyesinde gerçekleşmiştir. Rezidansların olduğu kule 181m. ile en yüksek olanıdır.


Alev Kuleleri ve hemen sağda Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptırdığı cami


Azerbaycan Millet Meclisi

Şehitlik(=Şehitler Hıyabanı)
2007 yılında restore edilen bu yerde 25.Mayıs-17.Kasım.1918 tarihleri arasında Eyüp Paşa komutasında yapılan Kafkas harekâtı sırasında Azerbaycan, Dağıstan ve Karadağ’ın fethi ile ilgili Türkiye’nin yaptırdığı anıtı da barındıran ve Sovyetlerin dağılması sırasında Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan etmesi üzerine 20 Ocak 1990 gecesi Ruslar tarafından şehit edilen şahıslara ait mezarları da barındıran Şehitler Parkı bulunmaktadır.




1100’ü er ve 110’u astsubay ve subay olmak üzere toplam 1210 askerimizin anısına düzenlenmiş olan Türk şehitliğinin uç kısmında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptırdığı bir de cami bulunmaktadır. Şehre son derece hakim bir noktada yer alan tüm şehitlerimiz, adeta şehrin manevi koruyucuları gibidir.

Şehitler Parkı
Azerbaycan Devletinin önde gelenleri her sene 20 Ocak'ta burada saygı yürüyüşü gerçekleştirirler.


Parkın denize yakın olan ucunda Türkiye’nin yaptırdığı ve ortasında sürekli ateş yanan bir anıt bulunmaktadır.Burada son derece etkileyici bir Hazar denizi ve Bakü panoraması mevcuttur .



Zaman yetersizliği nedeniyle gidemediğimiz Parlamento Caddesi üzerindeki Devlet Mezarlığı(=Fahri Hıyabani) da gezginler tarafından görmeye değer yerler arasında sayılmaktadır. Burada Haydar Aliyev'in devasa mezarı dışında devletin önde gelen kişilerinin de mezarları bulunmaktadır. Devlet adamlarının dışında Azerbaycan ulusunun refahına katkıları olmuş doktor, sanatçı ve sporcuların birbirinden şık dizayna sahip mezarları da oldukça etkileyicidir.

Bakü’deki ikinci günümüzün sonunda sahilde bulunan Park Bulvar AVM’yi gezdik.Burası Bakü’de çağdaş anlamda yapılı ilk alışveriş merkezi. Türk şirketi Essa tarafından zeminden itibaren dört katlı olarak yapılan bina 42 milyon dolara mal olmuş.Mağazalara kısa bir göz attıktan sonra üst katta rus yemekleri yapan restoranda kırmızı çorba da denilen borş çorbası+kiev usulü tavuk+coladan oluşan basit menümüze 20 manat ödeyip alışveriş merkezinden ayrıldık.
Bakü,1905 yılında dünyada çıkartılan petrolün %50'sini sağlamaktaydı.Bu kadar stratejik bir zenginliğin erkenden farkına vararak ilk kuyuları açan amerikalılar, şehre gelirken caz müziğini de beraberlerinde getirmişlerdir. Günümüzde Bakü’de halkın arasında giderek yükselen caz kültürü ve özgün yerel müzikle harmanlanan caz dinletileri büyük ilgi görmektedir. Henüz 39 yaşında iken sahnede vefat eden ve Azeri cazının babası sayılan Vagıf Mustafazade karma ritmli ezgilerden oluşan bir müzik geleneği olarak adlandırabileceğimiz Muğam’ı batı dinleyicisinin anlayabileceği bir dille yani caz müziğiyle sunmayı başarmıştır.Onun ya da onun izinden yürüyen Azize Mustafazade’nin CD’lerini almanız tavsiye olunur.
Gün batımı keyfi ve canlı rock müzik için saksofondan yapılmış bira musluğuyla ilginç bir dekorasyona sahip Tərlan Əliyarbəyov küç, 3 adresindeki Otto en iyi mekan olarak tavsiye ediliyor.
Biz günün son adresi olarak Kız Kalesi’nin yanındaki yerel motiflerle süslenmiş bu yerde oturarak bir yandan Azerbaycan’ın yerel çalgısı Tar ile çalınan yerel ezgileri dinlerken bir yandan da keyifle çayımızı içmeyi yeğledik.Hesap olarak da 10 manat ödedik.

Bakü’deki son günümüzün sabahında 95 numaralı Avtovakzal otobüsüne binerek otobüs garajına gittik.Burası oteli,alışveriş merkezi ve kocaman peronlarıyla bayağı büyük bir kompleks olarak düzenlenmiş ancak yeterli yönlendirme levhası olmaması nedeniyle biraz karışık ve metro ile bağlantısı henüz yok.Günün her saati çevre şehir ve ilçelere ve her sabah İstanbul,Tahran,Tebriz,Nahçıvan,Tiflis,Krasnodar ve Mahaçkale’ye otobüs seferleri düzenleniyor.Biz aslında üçüncü gün için Bakü’de konaklamak yerine eğer varsa Bakü-Tebriz arasında gece otobüs yolculuğu yapmayı planlamıştık.Ne var ki İran-Azerbaycan arasındaki sınır kapısı geceleri kapalı olduğundan Bakü-Tebriz arasında sadece sabah hareket eden otobüs mevcut.Uzunca aramalardan sonra birinci mertebe(=kat)de bulunan bilet satış gişesinden kişi başı 30 Manat ödeyerek ertesi sabah için Tebriz biletini aldık ve şehre geri döndük.
Şehre dönünce Sahil metro istasyonundan 2 manata bir ulaşım kartı satın alıp içine de 2 manat yüklettik.Şehir içinde ister metro ister otobüs kullanın ulaşım ücreti 20 kepik(yaklaşok 60 kuruş).Bundan sonra metro ile Köroğlu istasyonuna gidip buranın hemen çıkışında üzerinde Surakhani-Ateşgah yazan 185 numaralı otobüsle yola çıktık.Yarım saat süren bir yolculuktan sonra son durak olan Ateşgah’ta indik.Giriş ücreti iki Manat olup biz iki manat daha verip rehber eşliğinde gezdik.



Bakü’nün 30km. kuzeydoğusundaki Surakhani yerleşim alanınında yer alan Ateşgah ya da Ateşgede Zerdüşt inancında alevin rüzgarla dans ettiği yer olarak da anılır.Tarihi kaynaklarda yazıldığına göre Ateşgah,doğal gazın çıktığı ebedi ve sönmez alevlerin yerinde inşa edilmiş ve dünyada sadece Kuzey Hindistan,İran ve Azerbaycan’da bulunan nadir kutsal yerlerdendir.Zerdüşt(=Mecusi) inancının temelinde Zerdüşt isimli peygamber ve onun kutsal kitabı Avesta var.Buna göre Hürmüz adındaki Tanrı gökte yaşıyor.Güneşin Hürmüz’ün gözü ve yerdeki alevin ise Hürmüz’ün yansıması olduğuna inanılıyor.

Mabedin inşaatı milattan önce 1713 yılına dayanıyor.Ateşgah Bakü`ye gelerek burada yerleşen ve Kuzey Hindistan asıllı sih tarikatına mensup hint toplumu tarafından inşa edilmiştir. MS 750’de Müslümanlığın Talas Irmağı savaşı sonrası bölgede yayılmaya başlamasıyla bu mabed de önemini yitirmeye başlamış ancak bir başkahin 19.yüzyıla kadar burada görev yapmaya devam etmiştir.Rusların bölgede sondaj yapmaya başladıkları dönemde doğalgazın borularla fabrikaya çekilmesi sonucunda Ateşgah’ın ateşinin sönmesi üzerine başkahin bölgeden ayrılmış.Burası halen turistik önemini koruması yanı sıra her yıl 21.Mart’ta Nevruz kutlamaları sırasında bölge halkı tarafından ziyaret ediliyormuş.








Ateşgah’ın iç kısmı ve hacı adaylarının konakladıkları odalar

Bu ibadethanede;ortada yanan büyükçe bir ateş, çevrede ise çeşitli bölgelerden hac için gelenlerin kalıp küçük bir delikten ateşe bakarak ibadetlerini yaptıkları hücreler bulunur.Günümüzde hücreler müzeye dönüştürülmüş olsa da eski dönemlerden yakın tarihe kadar geçen olaylar hakkında bilgi veren eşya, maket ve figürler zamanın tüm ruhunu taşımaktadır.Eskiden İpek Yolu tüccarları için önemli bir uğrak yeri olması, yapının başka bir özelliğidir.



Ölülerin yakıldığı yer



Ateşgah’ın ortasındaki bu yerde ateş yaz-kış sürekli yanmakta.

Tekrar otobüse binip yeniden Köroğlu Meydanı’na döndük ve metro alt geçidinden yokın karşı tarafına geçerek bu kez üzerinde Yanardağ(=Yanardaq) yazan 205 numaralı otobüse binerek Yanardağ’ın yolunu tutuyoruz.Bu bölgenin jeolojik yapısı gereği killi toprak ve doğalgaz mevcut.



İşte doğalgazdaki sızıntılar havadaki serbest oksijenle birleşince yanmaya başlar ve bu durum binlerce yıldır devam ediyormuş.Bu bölge ve Azerbaycan’ın başka yerlerinde de gerek su gerekse toprakta bu tarz kendiliğinden yanan yerler geçmişte üzerlerine beton dökülerek söndürülmüş.Bir kısmının da çevresine gaz depolama alanları yapılarak doğalgazın kontrol altına alınması sonucu sönmesi sağlanmış ve geriye sadece bu bölge kalmış.Anlatılana göre burası da ikinci dünya savaşı sırasında alman uçaklarına bombalama açısından yol gösterici olabilir diye söndürülmek istenmişse de bunu başarmak mümkün olmamış.



Bakü’ye 10 km. uzaklıktaki Yanardağ’a varmamız indi-bindiler nedeniyle yaklaşık yarım saat sürüyor.Sonrasında kişi başı 2 manat ödeyerek Yanardağ bölgesine giriyoruz ve yüzümüzü bir tebessüm kaplıyor.Çünkü Unesco dünya mirasına alınması istenen bu yer aslında yaklaşık 15 metre uzunluğundaki ve alevlerin 2-2.5 metre yüksekliğe kadar çıktığı küçük bir alan.



Antalya Olimpos’taki görüntü bundan daha iyi.Bence mutlaka görülmesi gereken bir yer değil.

Yanardağ’dan otobüsle tekrar Köroğlu meydanına gelip oradan metro ile Sahil İstasyonu’na varıyoruz.Vakit öğleden sonra ve karnımız iyice acıkmıştı.Nizami Sokağı’nın ortalarına doğru Merdanov Kardeşler (=Qardaslari) Sokağı No:3 adresinde bulunan ve türk girişimciye ait Namlı Kebap’ta oturuyoruz.Burada öğlenleri set menü olarak kişi başı 15 manata sunulan içerik olarak yok yok diyebileceğim hayli zengin kebap menüsünü alarak karnımızı güzelce doyuruyoruz.
Bakü, Azerbaycan’ın en önemli kültür merkezi. Ülkenin ilk operası, ilk ulusal tiyatrosu ve ilk kütüphanesi burada kurulmuş.Çok sayıda tiyatro, sergi,sanat galerisi ve konser salonunun bulunduğu Bakü’de dolaşırken oldukça fazla sayıda Haydar Aliyev heykeli ve onun adını taşıyan binalar göreceksiniz,İlham Aliyev kendisine başkanlığı devreden ve Azerbaycan tarihinin en önemli görevlerini üstlenen babasına saygıyı böyle göstermiş.





Bunların dışında dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid’in çizip türk firması DİA’nın 205 milyon euroya üç yılda tamamlayıp 10.Mayıs.2013de açılışı gerçekleştirilen 100 dönüm kapalı alanında konferans salonları, oditoryum,kütüphane ve müze bölümlerini içeren bir de Haydar Aliyev Kültür Merkezi var.Beyazın bütün tonlarının ustaca kullanıldığı,akustik düzenlemelerinin ODTÜ tarafından planlandığı ve Hazar denizinin dalgalarını yansıtan uzay üssünü çağrıştıran değişik mimarisiyle bence mutlaka görülmesi gereken bir eser.


Haydar Aliyev Kültür Merkezi(Bu resmi DİA inşaatın kendi sitesinden indirdim.)

Bakü’de taksi yerine toplu ulaşımı ve yürümeyi tercih ettiğimiz için kendimizi ödüllendirmek amacıyla son gecemizde yine sahil bandına inerek bir restoranın üst katına oturduk.Önce Azerbaycan’ın yerel birası Hırdalan(=Xırdalan) eşliğinde yerel peynir(pendir) ve reyhan,tarhun ve marul gibi yeşillikler ile salatalık-domates ve turşu geldi.





En üstte mor renkli olan reyhan otu onun altındaki tarhun otu.

Ejder otu olarak da bilinen tarhun otunun tatlı bir tadı var.Bu haliyle yemekleri zenginleştirebilir ancak alkolün yanında bizim geleneksel yeşillik anlayışımıza pek uygun değildi.
Fesleğen otu olarak da bilinen reyhan otunun ise acı bir tadı var.Garson bu otun iştah açıcı olduğunu ve sindirim sistemi ağrılarına iyi geldiği söyledi.İtiraf etmeliyim ki pek hoşuma gitmedi.
Öte yandan turşular ve peynir gayet güzeldi ve garsonun organik tarım ürünü olduğunu vurguladığı salatalık ve domates ise mükemmeldi. Bundan sonra bizim için bir Bakü klasiği haline dönüşen lüle kebap ile devam edip 35 manatlık hesabı ödeyip sabah erken kalkacağımız için otelimizin yolunu tuttuk.

20.Mayıs Salı sabahı erkenden hazırlanıp otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 07.30’da otobüs durağına indik.Birazdan gelen 95 numaralı otobüsle saat 08.15’de otobüs terminaline ulaşmıştık.Tebriz ve başka dış şehirlere giden otobüsler en uçtaki peronlara dizilmişlerdi.

Saat 09.15 gibi yarı yarıya dolu olan otobüsümüz hareket etti.Bakü-Tebriz arası yaklaşık 590 km ve bunun 190 kmsi Azerbaycan ve 400 kmsi de İran topraklarında.Başlangıçta Astana-Salyan tabelalarını izleyerek gayet güzel otoban gibi bir yolla başlayan seyahatimiz ilerledikçe yollar bakımsız hale gelmeye başladı.Yaklaşık iki saat sonra ilk mola yerine geldik.Ancak burası hijyen açısından bizim yollardaki konaklama tesisleriyle kıyaslanamayacak kadar kötü bir yerdi.Biz de karnımızı taze pide ve çayla doyurmayı yeğledik.Tekrar yola koyulduktan kısa bir süre sonra otobüs tuhaf bir yola girdi ve bir kulübenin önünde durdu.Kulübeden çıkan adamlar süratle bir jeneratörü devreye sokmaya çalıştılar.Aşağıya inince durum anlaşıldı;otobüs İran’dan deposuna yüklediği ucuz akaryakıtı burada boşaltıp hafifliyordu.



İşte o anda arkadaşımla Bakü otobüs terminalinde gördüğümüz ve anlam veremediğimiz sadece 80.000 nüfuslu Nahçıvan yönüne aynı anda dört otobüsün birden neden hareket ettiği sorusunun cevabını anlamış olduk.
Bundan sonra tekrar normal yola devam edip yola çıkışımızın üzerinden üç buçuk saat sonra İran sınırındaki Bilesuvar sınır kapısına vardık.
Bundan sonrasını Tebriz gezisi başlığında yazacağım.

Sonuç olarak Bakü merkezli yaptığımız Azerbaycan gezisinde elimizden geldiğince programı uygulayabildiğimizi ve aynı dili konuştuğumuz,benzer özellikler taşıdığımız ve en önemlisi bizleri gerçekten kendi kardeşleri gibi gören insanların yaşadığı bir coğrafyada bulunmaktan çok keyif aldığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.
Elbette bir haftalık bir gezi programı yaparak Gence şehrini ve tarihi eserlerini gezmeyi,Kobustan bölgesinde insanlığın en eski çağlarından kalan kaya resimlerini görmeyi,Şeki şehrinde piti yemeyi,Lenkeran şehrinde çay içmeyi ve Azerbaycan’ın güney bölgesindeki Talış ormanlarında yetişen ve parçası ateşte yanmayan, suda batabilen ve üzerine çivi çakılmasına imkan tanımayacak kadar sert bir yapıya sahip olduğu için genelde telefon ve elektrik direkleri ve köprülerin yapımında kullanılan iki yüz yıl yaşayabilen demir ağacına dokunmayı çok isterdim.Ancak zamanımız bu kadarına imkan tanıyordu.
Benim için bu seyahatin en önemli çıkarımı ise araçla gitmeyi düşlediğim Moğolistan yolunun Hazar denizi kıyısına kadar olan kesiminin düşündüğümden daha iyi olduğunu görmemdi.
Azerbaycan’ın turist açısından en büyük sıkıntısı manatın değerli bir para olması nedeniyle mal ve hizmetlerin pahalı olmasıdır.Yine de iyi bir zamanlama ve ekonomik fiyatları yakalayarak Bakü’yü gezmek için bir hafta sonunuzu ayırmanızı kesinlikle öneririm.

Harika bir tanıtım olmuş. Yüreğinize sağlık.

Bakü'ye 2009 senesinde iki kez ikişer haftalık iş seyahatlerim olmuştu. Fotoğraflarınız ve anlatımınız o kadar güzel ki, Bakü'yü gezmeye yeterince zaman ayırmamış olduğum için hayıflandım.

Saygılar

Erhan abi belgesel tadında bir paylaşım olmuş. Sanki sizinle birlikte bende gezmiş oldum.

Erhan abi yine güzel bi gezi olmuş.
teşekkürler sayende gidip gezmiş gibi olduk..

ozdemirbrs yazdı:Erhan abi yine güzel bi gezi olmuş.
teşekkürler sayende gidip gezmiş gibi olduk..

34DUR22 yazdı:Erhan abi belgesel tadında bir paylaşım olmuş. Sanki sizinle birlikte bende gezmiş oldum.

Teşekkür ederim.En kısa zamanda sizlerin de oraları görmenizi dilerim.

albeni yazdı:Harika bir tanıtım olmuş. Yüreğinize sağlık.Bakü'ye 2009 senesinde iki kez ikişer haftalık iş seyahatlerim olmuştu. Fotoğraflarınız ve anlatımınız o kadar güzel ki, Bakü'yü gezmeye yeterince zaman ayırmamış olduğum için hayıflandım. Saygılar

Muzaffer Kardeşim teşekkür ederimHayıflanmanıza hiç gerek yok çünkü sizin Bakü'de bulunduğunuz 2009 yılında fotoğrafı görülen pek çok bina henüz kullanımda değilmiş.Bu büyük restorasyon ve inşaatlar son üç yılın eseri.Bakü'ye gerçekten müthiş bir para akıtılıyor.Eminim bir kaç sene sonra gidenler daha değişik ve güzel bir Bakü göreceklerdir.

Erhan Bey; sanki biz gitmişcesine bilgisayar başında bile gezmiş kadar olduk sayenizde.Emeğinize sağlık.Detaylı anlatım ve güzel yerleri gezmişsiniz.Özellikle sizin gurme tadındaki yemek merakınız ilgimi çekmiyor değil.Ben de sizin gibi gittiğim yerlerin yemeklerini merak eder ve tadarım.Müze zengini olabilecek bir ülkeyken bu durum beni çok üzüyor.Tarihi günümüzde bile yaşatacak imkanlarımız varken gittiğiniz yerlerdeki müzeleri görünce birkez daha içim acıdı.Sağolun,varolun.

Erhan abi sayenizde okuma alışkanlığı kazandım vallahi bu ve tum konularda ki doyumsuz paylasimlariz icin tesekkur

Abi yine güzel bir gezi olmuş. Paylaşım ve anlatım için teşekkürler.

Çok yahşi bir seyahat olmuş aybalam;)

Eline emeğine sağlık abi... Sayende Azerbaycan hakkında en sıcak en son bilgiye sahip olduk erhen abi. Darısı başımıza artıkın;)

Erhan abi eline emeğine sağlık, süper detaylı olmuş, fotoğraf, yazı detaylar ile gidecekler için güzel bir rebher kitap gibi olmuş..paylaşım için teşekkürler eline sağlık..keyifle okudum.

Erhan bey bayağı uzun ve dönüşü yorucu bir gezi olmuş anlaşılan fotolar ve tanıtım harika elinize sağlık

Arkadaşlar güzel eleştiriler için çok teşekkür ediyorum.İlker Kardeşim meslek icabı olsa gerek,senin de fark ettiğin üzere ben ayrıntıya fazla girenlerdenim.Bu nedenle pehlivan tefrikası gibi uzayan yazılar için özür diliyorum.
Tolgay Kardeşim daha dönüş faslını yazamadım çünkü yoğunluktan fırsat bulamıyorum.Bu akşam 22de eve girdim.Tam gezinin İran bölümünü yazmaya başladım telefon geldi göreve gidiyorum.Nasipse bu ay bitmeden yazarım diye umuyorum.Görüşmek dileğiyle.

erhen yazdı:Arkadaşlar güzel eleştiriler için çok teşekkür ediyorum.İlker Kardeşim meslek icabı olsa gerek,senin de fark ettiğin üzere ben ayrıntıya fazla girenlerdenim.Bu nedenle pehlivan tefrikası gibi uzayan yazılar için özür diliyorum.
Tolgay Kardeşim daha dönüş faslını yazamadım çünkü yoğunluktan fırsat bulamıyorum.Bu akşam 22de eve girdim.Tam gezinin İran bölümünü yazmaya başladım telefon geldi göreve gidiyorum.Nasipse bu ay bitmeden yazarım diye umuyorum.Görüşmek dileğiyle.

abi özlemle bekliyorumm..